MAKALELER

SON YÜZ YILDA TÜRK MUSIKİSİ HAREKETLERİ ( Yazan: Prof. Dr. Alaaddin Yavaşça )

(Müzik) 10/01/2016 Derleyen: Yusuf Incetire

Dünyada zamanın akışıyla beraber, her sahada olduğu gibi, bilhassa Güzel Sanatlar konusunda da görüş ve düşüncede, dolayısıyla zevklerde büyük farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Bu, kaçınılmaz sosyolojik değişimlerdir. Toplumu ayakta tutan ahlâk kavramı bile bu değişimlerden etkilenmekte, dün mâzurr görülmeyen ve ayıplanan davranışlar, bu gün tabii görülebilmektedir.
1883 ile 1983 arasındaki yüz yıl, bu değişimlerin fırtınalaştığı bir zaman bölümüdür. Türk Musikisi de bu yüz yıl içerisinde olumlu ve olumsuz yönlerde bu farklılaşmalardan nasibini almıştır. Bu farklılaşmaları iyi ve kötü demeden bir bütün olarak tahlil edeceğiz.
a) Açacağımız paragrafın ilki, Türk Musikisi Nazariyatı’dır. Bildiğimiz kadarıyla
IX-X. asırda «İbni Sina»nın, XIII. asırda «Safiyüddin Urmevi»nin, XIV-XV. asırda
«Meragalı Abdülkadir Hoca»nın, daha yakın tarihlerde (XVII-XVIII.) asırda «Kantemiroğlü»nun, Türk Musikisi Nazariyatı’na eğildiklerini ve bu yolda eserler verdiklerini biliyoruz. Ancak bu eserlerden zamanımıza kadar gelebilenler, bugünün
ihtiyaçlarına tatmin edici bir cevap verememektedir.
Dile getirmeğe çalıştığımız 1883-1983 yılları arasına giren XX. asrın başında yaşamış olan üç Dergâh adamımız «Şeyh Celâleddin Efendi», «Şeyh Atâullah Efendi» ve «Hüseyin Fahreddin Dede Efendi»ler geçmişe ait eserleri incelemişler, Türk Musikisi Nazariyatındaki boşluğu doldurmak gereğini hissederek, elde ettikleri bilgileri, kabiliyetli muakkipleri
Rauf Yekta Bey, Dr. Suphi Ezgi ve Hüseyin Sâdeddin Arel’e aktarmışlardır. Bu bilgilerle yola çıkan bu üç kıymetli insan, çok faydalı çalışmalar yapmışlar ve bugün Türk Musikisi Nazariyatı’nın kapısını açan anahtar bilgilerin esaslarını tespit etmişlerdir.
Rauf Yekta Bey’in, Fizikçi Sâlih Zeki Bey’ le de teşrik-i mesai etmek suretiyle yaptığı disiplinli ve verimli çalışmalarından sonra, Arel, Ezgi, Uzdilek üçlüsü musikiyi, fiziği ile beraber incelemek suretiyle müspet ilimlerin ışığında bilimsel çalışmalarını değerlendirmişlerdir. Bu yüz yılda, bahsi geçen gurup içinde Zekâi Dede Zâde Hafız Ahmed Efendi’nin de katkılarını unutmamak lâzımdır. Bu arada Türk Musikisinde ana diziyi «Çargâh» olarak kabul eden (Arel, Ezgi, Uzdilek) metodunun yanında, «Rast»ı ana dizi kabul eden (Abdülkadir Töre) ve «Hüseyni»yi ana dizi kabul eden (Kemal İlerici) nin çalışmalarını da zikretmemiz gerekir.
Türk Musikisi Nazariyatı konusunda çalışan bir çok araştırıcıların mevcudiyetine rağmen Arel, Ezgi ve Uzdilek üçlüsünün çalışmalarını aşan ve halen cevapsız kalan birçok önemli hususları aydınlatacak nitelikte bir yöntem henüz ortaya konamamıştır. Nazariyat konusunda yayınlanan eserlerden birkaç örnek veriyoruz:
Dr. Suphi Ezgi’nin, 1935 ve 1953 yılların da yayınladığı 5 ciltlik,
«Amelî ve Nazarî Türk Musikisi»
Hüseyin Sadeddin Arel’in, talebeleri tarafından notları derlenmek suretiyle yayınlanan (1968) «Türk Musıkisi Nazariyat Dersleri»
Ekrem Karadeniz’in 1965 yılında yayınladığı «Türk Musikisi Nazariye ve Esasları»
Kemal İlerici’nin, 1970 yılında yayınladığı «Bestecilik Bakımından Türk Müziği ve Armonisi»
Feridun Darbaz’ın, 1973 yılında yayınladığı «Türk ve Batı Müziği»
Zeki Yılmaz’ın, 1973 yılında yayınladığı «Türk Musıkisi Dersleri»
Ahmet Selim Teymur’un 1979-80-81 yıllarında yayınladığı 3 ciltlik «Türk Musikisi»
Fethi Karamahmudoğlu’nun 1980’de yayınladığı «Bizim Geleneksel Müziğimiz»
Bu son yüz yılda nazariyat dışında yayınlar da yapılmıştır. Bu yayınları aşağıdaki şekilde tasnife tabi tutabiliriz:
a.) Biyografik
b.) Güfte Külliyâtı (Antolojileri, Mecmuaları)
c.) Nota Yayınları
d.) Enstrüman, Metodları
e.) Türk Musikisi Lügatı
f.) Mecmualar (Dergiler)
g.) Hatıralar
h.) Bestekâr Külliyatı
i.) Dinî Musiki Örneklemeleri
j.) Ansiklopedi
k.) Diğer Yayınlar
a.) Türk Musikisinde Biyografi sahasında ciddi bir çalışma yapıldığını ve bu yolda güvenilecek bir eser verildiğini söyleme imkânına sahip değiliz. Asırlar boyu birkaç meraklı çıkmış, ilmî yönden değer taşımayan satî ve sübjektif, dedikodu mahiyetinde risaleler yayınlamışlardır. Bu yazarların büyük bir kısmının sanatla uzaktan, yakından bir ilgilerinin bulunmaması, konunun arzu edilen hedefe varamamasında etkili olmuştur.
Son yüzyılda, kendisi bizâtihi sanatın içine girmemiş olup, esas mesleği muallimlik olan, sanat muhibbi «Mustafa Rona», uzun, sabırlı ve meşakkatli çalışmalardan sonra, evvelâ «Elli Yıllık Türk Musikisi», en son sayısında «Yirminci yüzyıl Türk Musikisi» adı altında 1955 - 71 yıllarında 3 defa basılan, muhtevasında bestekarlardan bizzat alınan güftelerle, bu bestekarların biyografilerini taşıyan eserini vermiştir. 1970 yılında larenks kanserinden kaybettiğimiz bu çalışkan zâtı, rahmetle yâd ederim.
Konumuz olan devrin önde gelen biyograflarından İbn-ül Emin Mahmud
Kemal İnal, «Hoş Sadâ» adında biyografik bir eseri kaleme almaya başladıysa da, ömrü bu eseri tamamlamaya yetmedi. “C” harfinde Tamburî Cemil Bey’e kadar gelebildi. Ondan sonrasını, üstattan kalan bölük pörçük notlara dayanarak, bir kısmını da kendi bilgisi ve araştırmaları ile tanzim etmek suretiyle «Avni Aktuç» tamamladı.
Dr. Suphi Ezgi, 5 ciltlik «Amelî ve Nazarî Türk Musikisi» eserinde de, nazarî bilgilerin, örneklemelerin dışında, Klâsik Türk Musikisi bestekârlarına ait biyografik bilgiler vermiştir.
Tamburî Sâdun Aksüt, 1967 yılında «500 Yıllık Türk Musikisi Antolojisi» adı altında, birbirleriyle akrabalığı olan Türk Musikisi bestekarlarının biyografilerini yayınladı.
Senelerce Türkiye Radyolarında çeşitli kademelerde hizmet vermiş olan Baki Süha Ediboğlu’da, 1962’de «Ünlü Türk Bestekarları» adında biyografik hatıralar mahiyetinde bir kitap yayınlamıştır.
Mesut Cemil Bey’in, «Tanburî Cemil Bey» adındaki kitabıyla, Vecdi Seyhun’un «Santurî Ethem Efendi»ye ait kitabının, biyografik yayınlar arasında değerli yerleri vardır. İsmail Baha Sürelsan’ın bu yolda birçok çalışmaları olmuş, «Ahmed Rasim ve Musiki» adlı kitabı, Türk Musikisi sahasında, biyografi yönünden bir kazanç teşkil etmiştir.
Biyografi sahasında, zamanımız tarihçilerinden değerli araştırmacı Yılmaz Öztuna’nın çalışmalarını, çeşitli dergilerdeki biyografik yazılarıyla, ortaya koyduğu eserleri unutmamamız lâzımdır. Musiki mecmualarında uzun süre biyografik yazıları çıkan bestekâr Hayri Yenigün’ü de rahmetle ve şükranla yâd etmemiz gerekir. Bu saydıklarımızın dışında, bu sahada merak duyan başka yazarlara da rastlamaktayız. Ancak bunlar, arşiv araştırmasından ziyade bahsettiğimiz eserleri inceleyerek ortaya konan yazılardır. Maalesef baskısı yapılamamış olan, yorucu, titiz ve uzun araştırmalar sonucu, büyük Bestekâr hocamız Sadeddin Kaynak’ın toparlamasına yakından şahit olduğum «Türk Musikisi Bestekârları Biyografisi»nin notlarını, muhtevi defterler nerdedir, ne haldedir merak ederim. Itri ve Zaharya gibi haklarında pek az şey bildiğimiz birçok bestekârın hayat hususiyetlerini arşiv çalışmalarıyla ortaya koyan bu eserin yayınlanmasını gönül çok arzu eder. İzmir Radyosu’nda pek çok seneler hizmeti geçen değerli araştırmacı Ali Rıza Avni’nin hazırladığı radyo programlarındaki biyografik açıklamaların da bu sahada yapılmış değerli faaliyetlerden olduğunu belirtmek yerinde olacaktır.
------------------
Kaynak

Bu makale, Türk Kültür Vakfı’na ait internet sayfasından alınmıştır.

Türk Müziği Sitesi, Türk Kültür Vakfı tarafından hazırlanmıştır.

Telif Hakkı ve Gizlilik

Yorumlar

    Yorum eklemek için lütfen giriş yapın.

    © Copyright Firkat e.V. Stuttgart.......Design by faze Webmaster